BMW Z4i sDrive35i ile Detroit, Greenfield Village
‘Ahir zamanların sürüş makinesi’ BMW’nin Z4 modeli, roadster geleneğinin günümüzdeki en muhteşem örneklerinden biri
Ağustos’un son günlerinde, Ontario’da tanrının armağanı denilecek kadar güzel bir hafta sonu, otomobil tarihinin başlangıcına uzanmak üzere eşimle birlikte Detroit’e doğru yola çıktık. Yol arkadaşımız ise, teknolojinin en son ürünlerinden biri olan BMW Z4 sDrive35i idi. Bu yılın başlarında hafif bir makyaj geçiren Bavyeralıların gösterişli roadster modeli, uzun kaputu, kısacık arka bagajı ve alçak silueti ile, bir bakışta tüm diğer BMW modellerinden ayrılıyor.
BMW Kanada’dan test için aldığımız Z4’ün hardtop tavanını, hemen açarak bir convertible kullanmanın keyfini, üç günlük gezi boyunca bol bol çıkardık.
3 ve 5 serisinden de tanıdığımız, üç litre, altı silindirli ve 300 BG’lük motorlu sDrive35i modelinin performansını maksimum hızın 120 km/s ile sınırlı olduğu Ontario ve Michigan yollarında çok kısa süreli olarak test edebildik. Yedi ileri vitesli otomatikleştirilmiş şanzımanla gücün arka tekerleklere aktarıldığı bu makineyle kırımızı ışığın yeşile dönüştüğü kavşaklarda hızlı kalkışlar yaparak Alman teknolojisi ile Detroit’e meydan okuduk.
Ford’un merkezi Dearborn’un yanıbaşındaki otelimiz, Henry Ford Müzesi’ne arabayla sadece on dakika uzaklıktaydı. Ancak bu defa hedefimiz, bu ünlü müze yerine yanıbaşındaki Greenfield Village (Köy) idi.
21 Ekim 1929’da açılan ve Amerika’nın üçyüz yıllık tarihini binaları ve öyküleriyle barındıran bir açıkhava müzesi olan “Köy”, 1982 yılında İçişleri Bakanlığı kararıyla “milli ve tarihi açıdan önemli yer (national historic landmark) olarak koruma altına alınmış.
Ford İmparatorluğunun kurucusu Henry Ford’un, biraz da kendi bakış açısından, Amerikan endüstriyel ve teknolojik tarihinin değişik safhalarını yansıtan binaları bir araya getirdiği Greenfield Village, özellikle 19. ve 20. Amerikasının sergilendiği bir tiyatro sahnesine benziyor.
Köyün çevresini dolaşan beş kilometrelik bir demiryolu ve buharlı tren, tura ideal başlangıç noktası
Köye girince keşfinize, (hiç inmeden) yarım saatlik bir tren yolculuğu ile başlayabilirsiniz. Köyü çepeçevre saran yaklaşık beş kilometrelik parkur boyunca çeşitli istasyonlarda inebilir, gezinize yine trenle, yaya olarak ya da tarihi atlı araba, otobüs ve otomobille devam edebilirsiniz.
Köydeki binalar arasında, Henry Ford’un doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği ev de bulunuyor.
Ford’un hayranlık duyduğu ünlü kaşif Thomas Edison’a da Greenfield’de geniş yer verilmiş.
Edison 1876’da, her altı ayda bir büyük ve her on günde bir de küçük bir keşif yapmayı hedeflemiş. Edison’un ekibiyle birlikte çalışmalarını yürüttüğü, New Jersey, Menlo Park’taki “icat fabrikasının” bir kopyasını inşa ettiren Ford, laboratuvar raflarında, kavonozlardaki kimyasalları bile unutmamış. 1879’un yılbaşı gecesi Edison’un medyaya ilk ampulu tanıttığı ikinci kattaki laboratuvarın bir kopyası da burada yer almakta.
Edison inşaat bittikten sonra burayı ziyaret etmiş ve kendi laboratuvarının bu kadar temiz olmaması dışında taklidin aslına uygun olduğunu söylemiş. Henry Ford, Edison odadan çıkar çıkmaz onun oturduğu sandalyeyi pozisyonunu bozmadan zemine çiviletmiş ve o günden bu yana, tadilatlar dahil sandalye o günkü pozisyonunda duruyor.
Ford’un kurucusu bununla da yetinmeyerek, köyün bahçesine ünlü mucidin bir heykelini yaptırmış. Edison, ömrünün son günlerinde, bu heykel için çok uzun saatler poz vermiş.
Amerika’nın ilk sözlüğünü derleyen Noah Webster’in, uzun yıllar çalıştığı ve yaşadığı, Connecticut’daki evi de bu müzede yer alıyor.
Pahalı saatlere düşkünlüğüyle de bilinen Henry Ford, Köy’de tipik İsviçre mimarisini yansıtan ve içinde saat ustalarının çalışacağı bir şale de yaptırmış. Ford, bu projesinde ünlü saat ve mücevher yapımcısı Pierre Cartier’nin fikirlerinden yararlanmış.
Bir Alman göçmeni olan ve 45 yıl boyunca Detroit’te yaşayan Engelbert Grimm’in müşterilerinden biri olan Henry Ford onunla sohbet ederken, saat tamiri konusunda öğrendiklerini otomobil üretimine uyarlamak için çaba gösterirmiş. Grimm’in çalışıp üst katında da yaşadığı, 1885 yılında Detroit’te inşa edilmiş olan evi Köy’de yer alan, Amerikan tarihinin bir başka kilometre taşı.
Greenfield Village’de, bir kısmı restorasyonda olan; 1825’de inşa edilmiş bir postane, havacılığın ataları sayılan Wright Kardeşlerin Dayton Ohio’dan getirilen atelyesi, ve daha pek çok tarihi bina ya da kopyası dev bir tarih kitabının sayfaları gibi durmakta.
Otomobilin tarihini yapan kişilerden biri olan Henry Ford, 1903’te Detroit’te kurduğu ilk fabrikasını da elbette unutmamış. Fabrikanın dörtte bir ölçekli modelini ölümünden iki yıl önce 1945 yılında burada inşa ettirmiş.
Trenle başlayıp yürüyerek sürdürdüğümüz gezimizi, bu mekana yakışan bir şekilde, 1927 model bir Ford Model T ile noktaladık. 1908 ile 1927 yılları arasında 15 milyon adet üretilen T, başlangıçta 850 dolara satılıyorken montaj bantı ve günlük bin adede varan üretim sayesinde fiyatı 350 dolara kadar düşmüş, otomobil tarihinin en önemli modeli. T’ye binmek için, ilk Ford fabrikasının replikasının yanında yer alan durakta sıramızı beklerken, çocukluğumda Karaköy’de Aksaray dolmuşu için kuyruk beklediğim günleri hatırladım.
Model T’den indikten kısa bir süre sonra otelimize dönmek için BMW Z4’ün direksiyonuna geçtiğim zaman, otomobil tarihinde bir çağ atladığımı, yüz yıllık bir zamanı bir kaç dakikaya sığdırdığımı hissettim.
Ford Model T ile köydeki on dakikalık bir tur nostaljik bir tad verse de, BMW Z4 gibi otomobillerle aynı dönemde yaşadığıma şükrettim.
General Motors’un merkezi GM Renaissance’ın önünden Detroit Nehri’nin öbür yakası ve Kanada’nın Windsor şehri
Fiyat ve özellikler
Kullandığımız modelin Kanada’da tavsiye edilen perakende satış fiyatı, çeşitli opsiyonlarla birlikte (7 ileri otomatikleştirilmiş şanzıman, M-sport pakedi, navigasyon) yaklaşık 75bin dolar.
Yazı: Varol Karslıoğlu
Fotoğraflar: Varol Karslıoğlu, Meltem Karslıoğlu
Test aracı; BMW Group Kanada tarafından sağlanmıştır.
En güncel ve daha ayrıntılı bilgi için
www.bmw.ca adresini ziyaret ediniz.
Tüm hakları saklıdır. Yazarın izni olmadan bu yazı kısmen ya da tamamen kopyalanamaz. Ancak yazıya link verilerek kullanılabilir.